Kandırmacanın olduğu yerde ölen sevgidir

SAKLANACAK
Bir
Aşktı
Onunkisi
Yaşanan
Komşularından
Çocuklarından
Saklayamıyordu
Kendinden
Sildi
Bakkal
Defterinden
Adını
Veresiye
Yok
Yazdı
Kalbinin
Girişine
Önce bu şiiri okumak isterdim ona, sonra onunla sevgili gibi konuşmak isterdim nehre bakan bir bankta; gibisi çok oldu galiba!
Nasıl olurdu onunla karşılıklı konuşmak?
Ama o beni hiç fark etmiyor ki, ben de kendimi bir türlü fark ettirmesini beceremiyorum.
Belki de beni konuşulacak adamdan saymıyordur, sevgili olacaklardan da saymıyordur. Saysaydı fark ederdi, saysaydı konuşacak biri olarak görürdü, öyle değil mi?
Bu ihtimaller ihtimal dâhilinde olmasa da yine de bu ihtimallerin ihtimaller içinde olması içimi daraltmasına yetiyor.
Tine de onunla konuşmanın nasıl bir şey olduğunu bilmek isterdim. Yoksa eski sevgililerine ulaşıp sormalı mıyım?
Bunu yapamam, çok ayıp!
Onunla aklımda olan, aklıma gelecek her konu üzerinde konuşmak isterdim. Düşüncelerine başvurmanın nasıl bir keyif olduğunu tatmalıyım.
Yalan ve kandırma arasındaki farkı mesela!
Bunu konuşmalıyım.
Yalan üzerine çok şey söyledim, yazdım; hatta ben yalanı sevmiyorum diyenlere, hadi oradan bunu söylerken bile yalan söylüyorsun dedim, çekinmeden, kırılacağına aldırmadan. Biri yalan söylüyorsa biri de sen yalan söylüyorsun demeli, öyle değil mi ama? Fazla tevazu kötülüğe cesaret verir.
Yalanın içerisinde hep bir masumiyet vardır, bana bunları çağrıştırmıştır hep. Abartıldığı gibi kötü ve korkunç değildir, utanılacak bir tarafı da yoktur yalanın. Utanılacak bir tarafı olsaydı asla yalan söylemezdik. Doğruları söylediğimiz gibi yalanı da çok kolay söylüyoruz, bunu inkâr etmeyelim.
Masumiyet insancıllıktır, insanı önemsemektir, değer vermektir, korumaktır.
Yalan söylemeyi sevmeyenler, ben yalan söylemem diyenler, yalan söyleyeni de sevmem diyenler şöyle bir günlük yaşamını gözden geçirsin, en az üç kez yalan söylediğini görecektir. Bunun için sayısız örnekler verebilirim.
Bu yüzden her insan bir yalancıdır.
Kimse boşuna doğrucu kesilmesin.
Yalancısınız, yalancıyız, bu kesin!
Kandırmacaya gerek yok!
Kandırmaca derken, en tehlikeli olanı da budur:
Kandırmak!
Her kandırmaca da yalan vardır.
Bir felaketi önlemek için söylenen yalan doğru yalandır, bu yalanın içinde koruma, doğacak olan felaketi önlemek vardır, yani masumiyet ve iyimserlik vardır.
Kandırmacada ise aldatma, yanıltma, dolandırma, doğruları saklama, yanlış bilgiler verme, çıkar sağlama, pusu kurma vardır ve ihanet!
Günümüzün sorunu yalan değil aslında, içinde yalan olan kandırmaca.
Bugün yapılan da bu, herkes birbirini kandırma telaşı ve gayreti içerisinden, yönetenden tutunda yönetilene kadar. Sadece efendiler birbirini kandırmıyor, efendiler aynı zamanda köleleri de kandırıyor, köleler sadece iktidarı kandırmıyor, köleler aynı zamanda birbirlerini de kandırıyor.
Ve bunu çok doğal bir şekilde yapıyor, kandırmayı bir beceri gibi görüyor.
Mesela iktidar seçmeni kandırıyor her kürsüye çıktığında.
Neyle mi kandırıyor?
Dinle, Allah’ la!
Mesela faiz harandır diyor. Ama devlet faize para veriyor. Devler faize para verirde özel bankalar faize para vermez mi? Onlar verirde mahallemizdeki tefeciler faize para vermez mi?
Hatta arkadaş arkadaşa, kardeş kardeşe faize para veriyor!
Mesela doları yükseltiyorlar yükseltiyorlar, herkes parasını korumak için dolarak yatırıyor, bir gece de dolar beş altı lira düşürüyorlar, birden insanlar büyük miktarda parasını kaybediyor.
Bunu kim yapıyor?
İktidar, yani devlet!
Türkiye İstatistik Kurumu kandırma kurumu oldu.
Enflasyonu, işsizliği, hayat pahalılığını oldukça düşük gösteriyor, halkı kandırıyor. Doğruyu söylese iktidara tepkiler büyüyecek. Bu kandırmaca bununla da kalmıyor.
Enflasyon düşük gösterilince düşük askeri ücret veriliyor.
Sağlık Bakanlığı Omicron varyantı ülkemizde bir kişi de göründü dedi, bir gün sonra otuz bin kişide bu varyant tespit edildi. Ne oldu da bir günde otuz bin arttı?
Maliye bakanı, “Vatandaşın dolarla ne işi var? dedi. Damatta, “Dolarla aylık mı alıyorsunuz” demişti.
İşçi, memur, tarım emekçisi dolarla aylık almıyor, doğru ama her ürün dolara endeksli. Dolar tl karşısında değer kaybettikçe dolar kurundan mal alınan her şeye zam geliyor, demek ki dolarla yakın ilişki var.
Ve dolar bir gece de 6 tl indi, peki niye zamlar geri inmedi, çünkü burada da bir kandırmaca var.
Ve bir de sabırla halkı kandırıyorlar.
İktidar da, Ana muhalefette sabırlı olun diyor.
Açlığın sabrı olur mu?
Tokun açı kandırmasıdır bu.
Aç güçsüzdür. Ne verirsen yer nasıl olsa.
Edep ve doğruluk bunun neresinde?
Edepli olmak insanı insandan nitelikli kılmaz, bu zaten olması gerekendir, asıl edepsizlik insanı insandan niteliksiz yapar, bu da olmaması gerekendir.
İnsanı kandırmacaya yönelten çıkarıdır, bencilliğidir, bu yüzden ihanete kaçmaktan kaçınmaz, çünkü erdemlilik gibi değerleri zihninden silmiştir.
Kandırmaca gerçeklikten çıkılarak yapılır, doğrular saklanır, yanlışlar doğruymuş gibi gösterilir, bu hep böyle olmuştur. Ve zaman içerisinde gerçekler yanlış, yanlışlar da gerçekmiş gibi inanılmaya başlar.
Yoksa bunca yalanı insan neden doğru olarak görsün ki?
Kandırma önce sevgiyi öldürüyor.
Sevgisizliğin geçer akçe olduğu çağa giriyoruz.
Sevgisizlikte insanı öldürecek.
Kazanan ne olacak?
Para!
Parayı elinde bulunduranlar!
O yüzden şu sözü çok seviyorum:
“Çok sözde yalan, çok parada haram var!
Çok tanrılıkta hile, çok dindarlıkta kandırmaca vardır.
Ya biz de?
Biz de ise fark edilmeme!
Bir gün fark edecek!