Sevgililer Gününü Anlamak

Anlamadığımız, anlamlandıramadığımız ne çok şey varmış aslında.
Bunu bir kez daha görüyorum, içim acıyarak!
Sorgulamadan kabul ederiz çok şeyi, en doğrumuzdur o, onu da kendi düşüncemiz gibi her yerde dile getirir, yılmaz savunucusu oluruz.
Savunduklarımızın veya doğru bulduklarımızın kaçı bize ait?
O doğruda ne kadar biz varız?
Öğrendiklerimizin çoğu kulaktan dolma bilgilerdir aslında. Dinleyerek öğrenen bir halkız; doğruyu ve yanlışı başkalarının aklıyla ayırt edeniz ve yine yargıya bir başkasının aklıyla varanız, cezalarımız başkalarının hükmüyle verilir. Biz bunların hiçbirinde yokuzdur. Ama var olduğumuzu sanır, keramet bizdeymiş gibi edalara gireriz.
Solda da pek farlı değil bu durum. Bunu yaşayarak görenlerdenim.
Sevgililer günü yaklaşırken, ne yapabilirim diye düşünürken, kendimi zorunlu ve zorlu bir yolculukta buldum. Ne yazacağımı düşünürken, yazı ayağıma geldi. Sevgililer günü adı geçince birden celallendi arkadaş.
“Devrimciler kapitalistlere ait günü kutlamaz” dedi.
Güler misin ağlar mısın?
Kapitalizme kan vermekmiş. Sadece o gün değil her gün olmalıymış sevgililer günü. Devrimciler kendilerine ait günleri kutlamalıymış.
Nerden başlamalı söze?
Hangi yanlıştan başlamalı?
Özel günler ne zamandan beri kapitalistlerin oldu?
Buradan mı başlasam?
Devrimciler insanlığın ürettiği özel günleri reddederek mi varlıklarını sürdürecek, toplumsal iktidarı ele geçirecek?
Özel günlerin özelliğini böyle bir bakış açısıyla mı yorumlayacağız?
Sahi söze nereden başlamalı?
İyinin bittiği yer neresiydi, kötülük nerede başlıyordu?
Doğru ve yanlışın savaşını vermek insana dairdi sadece, çünkü kötülüğü üreten bir tek insandı; yanlışı doğru, doğruyu yanlış gösteren de, kavramlara olmadık anlamlar yükleyen de.
14 Şubat’ın neyine karşı çıkıyorduk?
Romantikliğine mi?
Tüketime koşulmasına mı?
Bilerek bir karşı çıkış mıydı bu, yoksa karşı çıkmak için karşı çıkılan mıydı?
Âşıkların Azizi olarak bilinen Saint Valentine kimdi, kaç yılında nerede yaşamıştı? Kaç bilenimiz var onun hayatını?
Bilmeyiz, yine de karşı çıkarız! Ee haklı gerekçemiz de var, “14 Şubat kapitalizmin kâr amaçlı bir günü. Devrimciler de kapitalizme karşılar, haliyle 14 Şubat’a da karşı olacaklar.”
Bu kadar basit!
Icığını cıcığını çıkarmaya ne gerek var?
O gün herkes mağazalara hücum eder, sevgililerine hediyeler alır, güller alır, kazanan kapitalistler olur.
Kapitalizm kazanmamalı! Hem imkânın varsa sevgiline hediye almanın neresi kötü, söyleyin bana? Hediye almayınca kapitalizm yıkılacak mı? Hediye almanın, hediye vermenin güzelliğini tatmayanların şartlı tepkisinden başka ne olabilir ki bu?
Bakın, Saint Valentine III. yy da Roma’da yaşamış bir din adamıdır. Dönemin imparatoru da II. Claudius’tur.
II. Claudius Roma’yı baskılarla yönetir. Üretenden de tüketenden de ağır vergiler alır. Emirlerine itaat etmeyenlere ağır cezalar getirir. Ve savaş yanlısıdır, varlığını savaşla sürdürür. Savaşa gitmek istemeyen askerleri zindana atar, savaş esnasında savaşı bırakıp âşıklarına (eşlerine) kaçan askerleri hainlikle suçlar, idamla cezalandırır, yine baş edemez, bu kez askerlerine evliliği yasaklar.
Burada devreye Saint Valentine girer. İnsancıl biridir Valentine, aşktan yanadır. Kralın buyruklarını yanlış bulur, doğal olan aşkın önüne kimsenin geçemeyeceğini söyler ve kilisesinde âşıkları gizlice evlendirir. Bu kısa sürede kralın kulağına gider, emirlerine itaat etmeyen papazı tutuklatıp zindana atar. Zindanda ölümü beklerken gardiyanın kızına âşık olur, din adamlığını unutmadan. İdama giderken zindancının kızına, ‘aşkım’ diyerek kısa bir mektup yazar. Tarih 14 Şubat 269’dur.
Saint Valentine pişmanlık göstermez ve önce linç, sonra idam edilir.
Bu hayat öyküsünden basit bir kıssadan hisse mi çıkartacağız, yoksa?
Pişmanlık gösterebilirdi papaz, hayatına devam edebilirdi.
İtirazı seçti, başkaldırıyı seçti, aşkı seçti.
Halkına zulmeden bir kralın karşısında dil bükmedi.
14 Şubat sanıldığı gibi hediyelerin alınıp verildiği bir gün değildir, romantik bir gün de değildir. 14 Şubat isyan günüdür, “Senin kurallarına uymuyorum, zulmüne itiraz ediyorum” demenin adıdır, bu iyi biline.
14 Şubat aynı zamanda doğanın uyandığı bir gündür, baharın ilk günüdür.
Ve becerebiliyorsak ki becerebiliriz, her günümüz aşk günü olmalıdır, buna kim itiraz edebilir?
Ama 14 Şubat’ta da Saint Valentine hatırlanmalıdır. O gün en azından sevdiğimize aşkımızı dile getiren bir kart veya bir mesaj atmalı, aşktan yana olduğumuzu dosta düşmana göstermeliyiz.